REİS Mareşal
Mesaj Sayısı : 180 Yaş : 40 Nerden : TÜRK İSLAM DÜNYASI Kayıt tarihi : 05/06/08
| Konu: KERKÜK'Ü UNUTMA! Perş. Tem. 17, 2008 5:44 pm | |
| Fırat ve Dicle'nin cömert suları ile can verdiği Irak, tarihin bir çok döneminde başkalarına hayat hakkı tanımayan zalim diktatörler tarafından yönetilmiş ve zaman zaman yaşanan kargaşanın da tam merkezi olmuştur. En kanlı pazarlar bu yörede kurulurken fitne ve fesat faaliyetlerin de yine bu mümbit topraklarda yeşerdiğine ve boy atıp serpildiğine bir çok defa şahit olmuşuzdur.
Stratejik kanumu dolayısıyla eski zamanlarda bile oldukça mühim bir yapı arzeden Irak, bir yandan bütün dünyanın iştahını kabartırken, İslamiyetin ilk yıllarında İran ve Hindistan'a yönelik fetih hareketleri başladığında ise merkez üs görevini yerien getirmiştir. Bu coğrafyanın güçlü sahipleri olan Selçuklu Türkleri önemli bir askeri yapılanma gerçekleştirdikleri bu bölgede kalıcı olan kültürel etkinlikler icra etmişler, sanat ve debiyat sahasında da bu devrin olayları, oldukça belirgin bir özellik göstermiştir. Sözlü ve yazılı edebiyatımız Irak sahasında daha da derin bir genişlik ve zenginlik kazanmıştır. Osmanlı Türkleri buralara gelince, özellik le Yavuz Sultan Selim Kanuni ve 4. Murat devirlerinde İmparatorluğun "doğu politikası" kapsamında olan Irak oldukça görkemli bir yer işgal etmişler. Osmanlı İmparatorlu'ğunun son dönemlerinde bölge, Petrol savaşlarının bir tatbikat sahası olacak ve bir çok uluslararası denge Ortadoğu üzerine kurulacaktı. Bu kutsal topraklar artık "kaynayan bir kazan"dı.
Narlı ateş üstünde kaynayan bu kazanda çok zaman haşlananlar ise Türkmenler olacaktı. Her gelen ateşi güçlendirmek için bir odun atarken Türkmenler de bu korlu alevle yanıyor ve yakılıyordu... Irak'ın geçmişinde çok büyük bir etkinliğe sahip olan Türkmenler bugün itibariyla bölgede yok sayılmaya başlamıştır. Irak yeniden yapılandırılırken ülkenin asli unsuru olan Türkmen varlığının dışlanması mutlaka yeni problemleri beraberinde getirecek ve bu "oldu-bitti" mantığı içerisinde siyaset üretenler mutlaka hüsrana uğrayacaklardır. Yıllar boyu zulümyurdunda yaşayan Türkmenler yine uyutulmuşluğun ve unutulmuşluğun verdiği yeni acılar içerisinde kendi kaderleriyle baş başa kaldılar. Tam bu çaresizlik anında; - Yalnız değilsiniz,[/i] diye haykıran bir fedai ordusu boy verdi Türkmen topraklarında. Ülkücü Hareket diğer Türk yurtlarında olduğu gibi, çarenin tükendiği noktada esrarlı duruşuyla yine var olmuştu. Elinizdeki bu kitap bir strateji veya taktik hareket planları içermiyor şüphesiz. Yazar, böylesine büyük bir iddianın sahibi de değildir. Irak sahasındaki bize göre çok mühim olan faaliyetlerini "hacca giden karınca" benzetmesiyle atomize ederek tevazu içerisinde yorumlayan Yusuf Ziya Arpacık böylesine önemli bir kitap ortaya çıkarırken, bölge tarihinin karanlık köşelerine de oldukça güçlü bir fener ışığı tutmaktadır. Yıllar önce Türkiye'de bulunduğum kaçaklık günlerimde Arpacık'la Kerkük üzerine planlar yapardık. Sınırda bir takım faaliyetler icra ederek Türkmenlerin dertlerine derman olmak için çalışmalar yapardık. Bütün bu hayallerin üstünde bir gerçek yükselerek bizi kucakladı ve Türkmen kentlerinin kanlı sokaklarında bizi tekrar buluşturdu. Türkiye'nin unutmuşluğuna inat bizi asla yüreklerinden çıkarmayan bu asil Bozkurtlara bin selam olsun... Şehitlerimizi rahmet ve minnetle anarken, Türkmeneli'ne gelerek acılarımızı paylaşan, bizimle sevinip bizimle üzülen ve Türkiye'den bize destek olan sevdalı kardeşlerime Kerkük'ten bir teşekkür göndermeyi de borç bilirim....
Hüsamettin Türkmen Türkmen Milliyetçi Hareketi Genel Başkanı | |
|